AK Parti Yozgat Gençlik Kolları Başkanı Muhammet Emin Erbek, Türkiye’nin birlik ve beraberliğe en fazla ihtiyacının bu dönemde olduğunu söyledi.
AK Parti Gençlik Kolları Başkanı M. Emin Erbek, yaptığı açıklamada, hangi siyasi partiye, görüşe sahip olursa olsun insanların vatan ve millet bekası için ortaya koyduğu gayretin daha önemli olduğunu ifade etti.
Erbek, şunları kaydetti: “Türkiye, başta ihanet şebekeleri olmak üzere içerde ve dışarıda şer odaklarına karşı milli mücadele verdi. Tüm ülke insanları olarak şunu çok daha iyi anlıyoruz ki; kimin AK Partili, kimin MHP’li, kimin CHP’li ya da bir başka partili oluşundan çok vatan ve milletin bekası için gayreti, hak ve hukuk konusunda taraflar arası tercihi, herkes için adaleti savunuşu, adamına göre olmayan muamelatı, gelir dağılımındaki eşitsizliğe karşı savaşı gibi konulardaki tutum ve davranışları daha da önemlidir”
Siyasi tercihlerin doğruların önüne geçmemesi gerektiğinin altını çizen Erbek, “ Elbette ben ve benim gibi AK Partili olanlar mensubu olduğu partinin doğru siyaset yaptığına itimat ettiği için, liderine güvendiği ve inandığı için, sahip olduğu mefkureye ulaşmasında içinde bulunduğu kadroları refik olarak gördüğü için AK Partili. Bir başkası da gayet tabi bir başka partili olabilir. Ama sırf başka partili diye karşımızdaki insanın tüm düşüncelerini yanlış olarak nitelendirip kategorik olarak muhalefet etmek ne ülkemizin, ne de özel olarak her birimizin menfaatine sonuçlar doğurur. Hiç kimse yüzde yüz doğru veya yanlış olamaz. Her birimizin doğru ve yanlışları var. Mühim olan birbirimizi ya da savunduğumuz fikirleri değerlendirirken duygusallıktan uzaklaşarak hakkaniyetli bir yaklaşım sergileyebilmek. Aksi takdirde toptancı bir yaklaşımla birbirimizi tenkit etmek düşüncelerimizi gün geçtikçe itibarsızlaştırıyor” diye konuştu.
Taraf olmanın doğruların ya da yanlışların önüne geçmemesi gerektiğine dikkat çeken Erbek, “Oysa ‘Falanca arkadaşımızın şu düşünceleri, şu fiilleri, şu icraatları doğru ama şu konularda da şöyle şöyle eksikleri var’ diyebilsek ve bunu bir kültür haline getirebilsek hem iktidar partisi hem de muhalefet partisi mensupları olarak birbirimizden çok daha fazla şey öğrenebiliriz. Bu yaklaşım şöyle dursun bugün toplum olarak sırf siyasi fikirlerimiz uyuşmadığı için doğru bildiklerimizi karşımızdaki muhatapların ikrar etmesine dahi tahammül edemez olduk. Neden mi? Çünkü çok eskilerdi dostluk ve muhabbetin temeline iyi niyet karinesi denen bir olguyu koymuştuk. Eğer muhatabımızı “dost” diyebilecek kadar saygın bir mevkie yüreğimizde konumlandırabildiysek, onun iyi niyetine olan inancımızdandı. Onun sözlerine ve davranışlarına, hatta günümüzde nem kapar hale geldiğimiz jest ve mimiklerine bir anlam yüklerken niyetinin ne olduğu gerçeği ile yüzleşip bir karara varırdık. Eğer iyi niyetli olduğuna kani isek “Doğru, bana şu yanlışı, şu hatayı yaptı ama ben onun iyi niyetli olduğuna ve bunu istemeden yaptığına eminim” deyip dostluk ve muhabbetimize halel getirmezdik. Oysa bugün bırakın iki iş arkadaşını, bırakın yıllar yılı dostluk yapmış iki candan arkadaşı, her gece aynı yastığa baş koyan iki sevgili karı koca dahi iyi niyet karinesini referans almıyor ve birbirinin açığını kolluyor. Çünkü rövanşist bir toplum olma yolunda psikolojik bir bilinçaltına sahip olduk ister istemez. Evet bugün çok daha iyi anlıyorum ki elimizden, ayağımızdan ya da sol yanımızdan değil bu defa tam iyi niyetimizin şafağından vurulduk. Kaybettiğimiz iyi niyet ve ona olan itimadımız” ifadelerini kullandı.