AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Çiğdem Karaaslan, tek adamlığı değil, tek başına güçlü bir yönetimi önemsediklerini söyledi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Çiğdem Karaaslan, Zübeyde Hanım Kız Meslek Lisesinde Kadın Girişimciler Kurulu ve Genç Girişimciler Kurulu üyeleriyle kahvaltıda bir araya geldi.
Karaaslan’a, AK Parti Yozgat Milletvekili Abdulkadir Akgül, AK Parti Yozgat İl Başkanı Harun Lekesiz’de eşlik etti.
Karaaslan kahvaltı sonrası gazetecilerle bir araya gelerek gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve gazetecilerin sorularını cevapladı.
Ana muhalefet partisini tek adamlık eleştirilerine tepki gösteren Karaaslan, “Milletin karnı bu ifadelere tok. Cumhurbaşkanımızın kurucu genel başkanımızın tek bayrak, tek vatan, tek devlet, tek millet idealini ve milletle tek yürek olma halini, CHP tek adamlıkla, bu ezberle açıklayamaz. Maalesef ana muhalefetin tozlu sandıkları var. Bu sandıkların içerisine yerleştirdikleri kavramlar var. Gün gelir laiklik elden gidiyoru çıkartırlar şimdi de tek adamlığı çıkartdılar. Başka zaman rejim elden gidiyor tartışmaları çıkarır. O yüzden Türk milletinin karnı bunlara tok. Gerçekten Cumhuriyet tarihimiz boyunca bu kadar hızlı elde etmediğimiz atılımları elde etmemize vesile olan bize her şeyden önce liderlik eden özellikle 15 Temmuz günü sergilemiş olduğu tavırla milleti peşinden sürükleyen Cumhurbaşkanımıza karşı tek adamlık adı altında yapılan bu eleştirileri her şeyden önce kabul etmemiz mümkün değil. Yalnız bizim değil millette bunu kabul etmiyor. Tek adamlık değil ama tek başına güçlü bir yönetimi biz çok önemsiyoruz” dedi.
CHP’nin yeni sistemle meclisin devre dışı bırakılacağı iddialarının doğru olmadığını söyleyen da Karaaslan, “Cumhurbaşkanı ya da TBMM herhangi bir sorunla karşılaştığında, içinden çıkılamaz bir hal aldığı zaman, belki de hakikaten çözülemeyen bir problem oluştuğu zaman, seçim yenileme yetkisi her ikisinde de var. TBMM, ben tekrar seçim yeniliyorum, seçim istiyorum dediğinde kendini seçime götürdüğü gibi Cumhurbaşkanını da seçime götürüyor. Cumhurbaşkanı ben seçime gitmek istiyorum dediği zaman, kendini götürdüğü gibi TBMM’yi de seçime götürebiliyor. Bu aslında karşılıklı uyumu da bir anlamda zorunlu kılan bir uygulama. Bence 18 maddenin can damarlarından biri budur. Çünkü çok çok özel durumlarda hayata geçeceğini düşünüyorum. Cumhurbaşkanı zaten iki dönemle sınırlandırılmış olan görev süresini seçime gitme kararı verdiği anda kaybetmiş oluyor. Dolayısıyla Cumhurbaşkanının buna karar vermesi çok kolay değildir. Öbür yandan da bu mekanizmayı güçlü kılan etken şudur. Merkeze milleti yerleştiriyor. Eğer millet haksız yere sebepsiz yere seçime götürdüğünü düşünmüş olursa mutlaka seçimde oy kullanarak gerekeni yapacaktır. Sistemin özü zaten bu. Millet var tam merkezinde. Her ne yaşanırsa yaşansın en son karar verici millet.” diye konuştu.