Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, kadına şiddet konusunun bakanlığın birinci ve değişmez gündemi olduğunu vurgulayarak, “Türk Ceza Kanunu’nun, halk arasında ‘iyi hal’ diye bilinen takdiri indirim sebeplerinin uygulanması toplumumuzda infiale yol açmaktadır. Ortaya çıkan hadiseler ve bu hadiseler nedeniyle verilen kararlar, insanımızın vicdanını sızlatmaktadır. Adalet Bakanı olarak bu kararlar benim de vicdanımı rahatsız etmektedir” dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, kadına şiddet konusunun bakanlığın birinci ve değişmez gündemi olduğunu vurgulayarak, “Türk Ceza Kanunu’nun, halk arasında ‘iyi hal’ diye bilinen takdiri indirim sebeplerinin uygulanması toplumumuzda infiale yol açmaktadır. Ortaya çıkan hadiseler ve bu hadiseler nedeniyle verilen kararlar, insanımızın vicdanını sızlatmaktadır. Adalet Bakanı olarak bu kararlar benim de vicdanımı rahatsız etmektedir” dedi.
TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Araştırılması Komisyonu Başkanı Öznur Çalık ve komisyon üyelerini kabul eden Bakan Bozdağ; komisyon çalışmaları, sorunlar ve çözüm önerinin yer aldığı raporun yol gösterici olduğunu kaydetti. Bozdağ, “Uzun bir çalışma neticesinde büyük bir emek sonucu ben, hem meclisimiz için, hem de Adalet Bakanlığı için, hem de devletimizin diğer kurumları için yol gösterici bir rapor hazırladığınız için, her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bu rapor bundan sonraki çalışmalarımızda da Adalet Bakanlığı olarak dikkate alacağımız temel esaslardan birisi olacaktır” dedi.
UYGULAMALAR YASALAR İLE UYUMLU OLMALI
Kadına yönelik şiddetin Adalet Bakanlığının birinci ve değişmez gündemi olduğunu ifade eden Bakan Bozdağ, yargı görevi yapanlara büyük görevler düştüğünü, sadece kanunların bu meseleyi çözmeye yetmeyeceğini söyledi. Uygulayıcıların, kanunlarda yansıyan iradeyi kararlarına yansıtmasının son derece önemli olduğunu vurgulayan Bozdağ, “Kadına yönelik şiddetle mücadele bizim bakanlığımızın birinci gündemidir ve değişmez gündemidir. Sadece bazı yasaların değiştirilmesi ile bu meselede mesafe alacağımızı bizzat yaşayarak gördük. Uygulamanın da yasal değişikliklerle uyumlu olması ve cezaların caydırıcılığının toplumun bütün kesimler tarafından fark edilmesi son derece önemli. O nedenle de yargı görevi yapan hakim, savcı ve avukatlarımıza bu anlamda büyük görevler düşüyor. Sadece kanunlar bu meseleyi çözmeye yetmez. Uygulayıcıların da, kanunlar da yansıyan iradeyi kararlarına yansıtması son derece önemlidir. İlk Derece Mahkemeleri bir karar verdiğinde eksik olabilir, yanlış olabilir bunun İstinaf tarafından bir, ikinci defa yargılanması, denetlenmesi söz konusu. Orada bir eksiklik varsa Yargıtay tarafında da bunların temyizen incelenmesi söz konusu. Hukukun kendi içindeki yanlışlıkları düzeltecek yeteri kadar mekanizması vardır. Eğer bu mekanizmalar sağlıklı işlerse hiçbir yanlışlık hayat bulamaz. Bu işleyişlerde aksamalar olursa yanlışlıklar ne yapabilir hayat bulabilir.” diye konuştu.
YARGITAYIN YOL GÖSTERİCİLİĞİNE İHTİYAÇ VAR
Yargıtayın, kamuoyuna yansıyan bir kadın cinayetiyle ilgili kararını da değerlendiren Adalet Bakanı Bozdağ, şunları söyledi:
“Dün biliyorsunuz bir karar çıktı. Yargıtayın ilgili ceza dairesi ilk derece mahkemesi tarafından verilmiş bir kararda iyi hal indirimi de uygulanmış, daha sonra da bu iyi hal indirimi Yargıtay tarafından da yerinde görülerek onanmış. Burada bu yanlışı düzeltecek kimdir, Yargıtaydır, ilgili ceza dairesidir. Birisi daha önce kız kardeşini daha sonra da boşandığı eşi öldürüyor ve iyi hal indiriminden yararlanıyor. İki yakınını öldürüyor ve diyelim iyi hal indirimini ilk derece mahkemesi öyle takdir etti, Yargıtayın burada buna, bu takdiri de değerlendirmesi lazım. Burada iyi hal indirimi hakikaten uygulanır mı, uygulanmaz mı? Buradan Yargıtayın değerli başkanı ve dairelerimizin değerli başkan ve üyelerine çağrıda bulunuyorum, iyi hal indirimindeki yaşanan sıkıntıları ancak Yargıtayımızın ortaya koyacağı içtihatlarla sağlıklı bir zemine oturtabiliriz. Şu anda TBMM’nin gündemine gelecek olan teklif içine konan iyi hal indirimine ilişkin sınırlayıcı kuralların sağlıklı uygulanması da ancak Yargıtayımızın yol göstericiliği çerçevesinde mümkün olacaktır. Kamuoyunda milleti rahatsız edecek bu tür hadiseler karşısında bu iyi hal indiriminin doğru uygulanması için Yargıtayımızın bu konudaki içtihatlarını gözden geçirmesinde, belki yeni bir içtihat oluşturarak, ilk derece mahkemeleri ve istinaf için yol göstericiliğine hakikaten Türkiye’nin ihtiyacı olduğuna yürekten inanıyorum.”
HİÇBİR GEREKÇE BENİ BUNA İKNA EDEMEZ
Boşandığı eşi ve kız kardeşini, iki yakınını birden öldüren bir kişiye, iyi hal indirimi uygulanmasını anlamakta zorlandığını dile getiren Bakan Bozdağ, “Hiçbir gerekçe beni buna ikna edemez. İki can gitmiş, iki kişiyi kısa aralıklarla öldürmüş, hangi iyi niyet, hangi iyi hal var onu gerçekten mahkemenin, kararlarının gerekçelerinde bunu izah etmesinde fayda vardır. Gördüğüm kadarıyla ortaya çıkan kararlarda burada da ciddi eksiklikler var. Umarız ki dileriz ki bu konu uygulayıcılar tarafından da ciddi şekilde ele alınabilir.” diye konuştu.
Sadece yasal değişikliklerle mesafe alınmasının zor olduğunu belirten Bakan Bozdağ, uygulayıcıların da değişikliklerle uyumlu kararlar tesis etmesine ihtiyaç bulunduğunu belirtti. Bekir Bozdağ, Yargıtayın kadına karşı şiddet konusunda yol göstericiliğine, Türk yargısının ve herkesin ihtiyacı olduğunu bildirdi. Yargıtay Başkanı ve diğer yetkililerin bu alandaki içtihatları ve kararları, yasanın yürürlüğe girmesinden sonra yeniden ele alabileceğini vurgulayan Bozdağ, böylece yol gösterici yeni içtihatların ortaya çıkacağına, bu alandaki sorunların Yargıtay ve mahkemelerin katkısıyla çözüleceğine inandığına dikkati çekti.
ŞİDDETİ ORTADAN KALDIRACAK MEKANİZMALARI ÖNEMLİ GÖRÜYORUZ
Bakan Bozdağ, kadına yönelik şiddeti engellemede, önleyici tedbirlerin kadınların yaşam hakkını koruma ve diğer haklarını muhafaza etme bakımından gerekliliğine değinerek, kadının şiddete maruz kalmadan önce, bu tehlikeyi ortadan kaldıracak mekanizmaların harekete geçirilmesinin büyük önem taşıdığını söyledi. Bakan Bozdağ sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Tabi sadece kadına karşı şiddetin mahkeme kararlarıyla çözülmesi de mümkün değildir. Çünkü mahkemelerin ve savcılıkların devreye girmesi suçun tamamlanmasından sonra oluyor. Kadın şiddete uğruyor. Ondan sonra savcılık, mahkeme devreye giriyor veya bir cinayete kurban gidiyor ondan sonra devreye giriyor veya başka tür kötü muameleye muhatap oluyor. Yargı ondan sonra devreye giriyor. Esasında yargının devreye girmesi kadının mağduriyetinin oluşmasından sonra oluyor. Tabi bunu önleyici hukukla daha öne çekme imkanı var. Türkiye’nin kadına karşı şiddetle mücadelede şiddeti önleyici tedbirlere daha çok ihtiyacı olduğuna, önleyici tedbirlerin kadınlarımızın sağlığını koruma, yaşam hakkını koruma ve diğer haklarını muhafaza etme bakından daha önemli olduğuna ben yürekten inanıyorum. O yüzden kadını şiddetle veya cinayetle veya eziyetle veya işkenceyle veya tehditle muhatap kılmadan önce bu muhataplığı ortadan kaldıracak mekanizmalarında çok çok önemli olduğunu düşünüyorum. Aksi takdirde biz sürekli suç işleyenleri cezalandıran ama suçun işlenmesini önleyemeyen bir pozisyonda oluruz bu da bizim attığımız adımların neticeye ulaşmasını gerçekten engeller. Topyekün bir seferberlik lazım. Topyekün seferberlikte de birlikte bizim mücadele etmemiz lazım.”