2012 yılında Yozgat Valiliği görevine atanan ve görev yaptığı yaklaşık 4 yıllık süreç içerisinde yaptığı hizmetlerle ve vatandaşlarla kurduğu dostluklarla adından söz ettiren Vali Abdulkadir Yazıcı, en acı günlerinden birisini Mutlu Yuva Derneğine ait Altın Çocuk Evinde kalan ve genç yaşta vefat eden Nazlı Diner’in hayatını kaybetmesi ile yaşadı.
2012 yılında Yozgat Valiliği görevine atanan ve görev yaptığı yaklaşık 4 yıllık süreç içerisinde yaptığı hizmetlerle ve vatandaşlarla kurduğu dostluklarla adından söz ettiren Vali Abdulkadir Yazıcı, en acı günlerinden birisini Mutlu Yuva Derneğine ait Altın Çocuk Evinde kalan ve genç yaşta vefat eden Nazlı Diner’in hayatını kaybetmesi ile yaşadı.
Yozgat’tan Merkez Valisi olarak ayrılmasının üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen yaptığı hizmetler ve vatandaşlarla kurduğu samimi dostluklardan dolayı Yozgat’ta herkesin sevgi ve saygısını kazanan Vali Abdulkadir Yazıcı, İstanbul Bayrampaşa Kaymakamlığı döneminde kendisinin kurduğu ve hala yönetiminde olduğu Mutlu Yuva Derneğine ait çocuk evinde kalan Nazlı hayatını kaybetmesinin üzüntüsünü yaşadı. Nazlı’nın cenaze işlemleri ile de yakından ilgilenen Vali Yazıcı, Nazlı’nın cenazesini kendi elleri ile defnederek dua okudu.
Vali Yazıcı, üzüntüsünü kendi sosyal paylaşım sitesinden yaptığı paylaşımla şu şekilde dile getirdi: “İstanbul’daki Çocuk evlerimizde kalan NAZLI kızımız Mevlasına Yürüdü.
Uzun süredir omurilik kanserinden tedavi gören yavrumuz lise de okuyor ve üç senedir evde eğitim görüyordu. Dünyaya gelince Baba ve Annesi adını Nazlı koysalarda hiç nazlatmamış, küçük yaşta sahipsiz bırakmışlardı. Yüce Devletimizin himayesinde 11 yaşına kadar Aile Bakanlığımız kurumlarında büyüyen kızımız son 4 senedir de İstanbul Mutlu Yuva Derneğimize ait Altın çocuk evimizde kalıyordu.
Hastalığının her döneminde ev arkadaşları, derneğimiz yöneticileri ve bakım görevlilerimiz tarafından ayrı bir özen ve muhabbetle korunan gözetilen kızımızın vefatı herkesi hüzne boğdu.
Dünyanın belki hiçbir güzelliğini yaşamadan veda eden kızımızı, Derneğimiz Ana Komisyonundaki Hanımlar yıkadı. 4 yıl yaşadığı eve helalliğe getirildi, Başakşehirin en büyük camisinde namazı kılındı.
Babası sonradan ölmüştü, diğer önemli yakınına ise haber verilmiş ancak hiç kimse geldiğini görmemişti. Kimsesizdi kısaca. Kabre koymak ise bize düşerdi.Bir tarafımız devlet; bir tarafımız dernek olarak Manevi Baba sıfatıyle.Çekom Müdürümüz Ziya Beyle beraber kabre indirdik. Bu dünyada sahibi olduğu ilk ve son Mekanına. Gülbahçe Mezarlığının en uç ve en güzide köşesine.Kuştan hafifti, Allahualem melekiyet kesbetmişti.
Cenazeye Başta Aile Bakanlığı İl Müdürümüz Arzu Hanım,birim müdürleri,Başakşehir Kaymakamı, Siyasiler, Dernek Yönetimimiz, Bakım Elemanlarımız, Nazlının arkadaşları ve Bağışcı hayırsever lerimiz katıldı.Hepsine teşekkür ederiz.
Genç ölümlerinde ve farklı hüzünlerin hakim olduğu definlerde hep Sarıkamış Harekatında uzuvları donan bir üsteğmenin, Erzurumda yattığı hastaneden nişanlısına yazdığı “göç göç oldu” şiirininin şu mısraları gönle geliyor, sanki diyorki;
“Tut elimden indir beni mezara,
At üstüme avuç avuç toprağı.”
Mevlam rahmet eylesin, Cennetinin en güzel köşelerinden yer versin. Bu dünyada görmediği nimetleri orada göstersin. Bizide kendisine komşu etsin inşallah.”