Eğitim Bir Sen Yozgat Şube Başkanı Kenan Şerefli,28 Şubat darbesinin her zaman öfke ve nefretle anılacağını söyledi.
Eğitim Bir Sen Yozgat Şube Başkanı Kenan Şerefli, yaptığı açıklamada; bir askeri vesayet kurumu olan Milli Güvenlik Kurulu’nun, 28 Şubat 1997’de aldığı muhtıra niteliğindeki kararları Refah-Yol hükümetine imzalaması ve uygulaması için dayattığını vurguladı.
Şerefli, “Millet iradesine balans ayarı yapma gayreti olan 28 Şubat darbesi özünde millete, milletin değerlerine ve milletin iradesine yönelmiş bir darbedir. Bütün darbeler gibi 28 Şubat da bir mühendislik projesidir ve toplumu, siyaseti, idareyi, inancı, ticareti, ekonomiyi, yargıyı, eğitimi ve adeta yaşamın tüm alanlarını dizayn etmeyi amaçlamıştır. Emperyalizmin desteğini alan Batı Çalışma Grubu eliyle dışta, bir milletin uyanmasını, bağımsız politika üretmesini istemeyen irade ile içte rant ve ikbal düzenini sürdürmek isteyenler ortak çıkarda birleşerek şu üç unsuru hedef aldılar:
Batıcı politikaların bizi kopardığı gelişmekte olan doğu ülkeleriyle bizi bir araya getirecek ve siyasi, ekonomik güç potansiyeli üretecek D-8 girişimi, Milletin kaynaklarını hortumlayanların kurduğu rant, faiz ve talan sisteminin önüne geçen Havuz sistemi, Mütedeyyin kitlelerin kamusal alan ve siyasette yer alma iradesi ile milletin kendisinden güç ve özgüven aldığı inanç ve değerleri. Esasen bu üç unsur üzerinden Yeniden Büyük Türkiye idealini yok etmeyi amaçladılar.”dedi.
28 ŞUBAT DARBESİYLE MİLYONLARCA İNSAN FİŞLENDİ
28 Şubat darbesiyle milyonlarca insanın fişlendiğini vurgulayan Şerefli, “28 Şubat darbesiyle milyonlarca insan fişlendi. Yüz binlerce kişinin eğitim ve çalışma hakkı elinden alındı. Milyonlarca kişinin oy verdiği Refah Partisi kapatıldı, yöneticilerine siyasi yasak getirildi ve yargılanıp mahkûm edildiler. Okullara turnikeler ve ikna odaları kuruldu. Binlerce kişi hakkında davalar açıldı, mahkûm veya mağdur edildiler. Mütedeyyin çevre ve STK’lara polis ve jandarma baskınları yapıldı, yönetici ve üyeleri haksız suçlamalarla yargılanıp hapse atıldılar. Birçok sivil toplum örgütü kapatıldı. Mütedeyyin insanların şirketlerine “yeşil sermaye” yakıştırmasıyla müdahale edildi ve ekonomik olarak çökertilmek istendi. Haklarını arayan insanlar gözaltına alındılar, işkence gördüler, hapse atıldılar. Kısacası bu süreçte milyonlarca kişi doğrudan ya da dolaylı olarak mağdur edildi. Millet iradesi çiğnendi. İnanç ve değerlere savaş açıldı.”diye konuştu.
MİLLETE AYAR VERMEK İSTEYENLERE GERÇEK BALANS AYARINI MİLLET VERDİ
Millete ayar vermek isteyenlere gerçek balans ayarını milletin verdiğini söyleyen Şerefli, “Milletin üzerinden silindir gibi geçen 28 Şubat cunta rejimi, milleti öylesine baskı altına alıp kuşatmıştı ki darbenin bin yıl süreceğinden şüpheleri yoktu. Ama millet iradesi, kendisini kadiri mutlak sanan darbecilere çok değil 7 yıl içinde hadlerini bildirdi. Bin yıl sürecek dedikleri darbe süreci on yıl bile sürmedi. Darbe hükümetinde yer alan partileri de bir daha dönmemek üzere siyaset sahnesinden sildi. Millete ayar vermek isteyenlere gerçek balans ayarını millet verdi. Bankalardan hortumlanan 46 milyar dolar ile birlikte darbenin ülkeye maliyeti 381 milyar dolardır. Bu paralar milletin refahından ve geleceğinden çalınmıştır. O gün yapılan talan yüzünden bugün madalyonun bir yüzünde haksız kazançlarıyla en zenginler kulübünde sefa sürenler, diğer yanda alım gücü zayıflamış kamu görevlileri ve 82 milyonluk millet var. O nedenle 28 Şubat’ın talancılarıyla da mutlaka hesaplaşılmalıdır.
AK Parti hükümeti kararlı bir duruşla, mağduriyetlere neden olan uygulamaları kaldırdığı gibi mağduriyetlerin giderilmesi için çok çeşitli çalışmalar yapmıştır. Kamu görevlileri işlerine geri dönmüş, öğrencilere af çıkarılmış, okullarını bitirmeleri için fırsat verilmiştir. Ancak bu samimi ve önemli çalışmalara rağmen, mağduriyetlerin bir kısmı hala sürmektedir.
Aflardan yararlanamayan öğrenci ve kamu görevlilerini bu meyanda ifade edebiliriz. Af çıktığı halde o dönemde hala başörtüsü yasağı tam olarak kalkmadığı, kayıt için başı açık fotoğraf istedikleri için okullarına dönemeyen kişiler ile sonradan okulunu bitirdiği halde KPSS engeline takılanlar 28 Şubat’ın mağduru olmaya devam etmektedirler. Diğer bir mağduriyet kitlesini de brifingli yargının verdiği keyfi kararlarla mahkûm edilen insanlar oluşturmaktadır. Bu nedenle devam eden mağduriyetlerin giderilmesi ve tazmini için de mutlaka yeni bir çalışma başlatılmalıdır. Zira adaletin gecikmeye tahammülü yoktur.
28 Şubat tarihin çöp tenekesinde hak ettiği yeri almıştır. 28 Şubat defterini tamamen kapatacak olan ise sorulmamış hesapların sorulması, giderilmemiş mağduriyetlerin giderilmesidir.”ifadelerini kullandı.