Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur Gençcan, “TBMM’de yoksulluk nafakası ile ilgili komisyon kurulduğunu hatırlatarak, “Ben orada şunu söyledim; Bir gün evli kalan bir kişinin, başka bir kişiye ömür boyu yoksulluk nafakası vermesini içime sindiremiyorum. Bir gün evli kalıyor, bir ömür boyu veriyor. Sindiremiyorum. Eşi kusurlu adama veriyorsunuz içime sindiremiyorum.”dedi.
Yozgat Baro Başkanlığı tarafından Boşanma Hukuku ve Mal Rejimi Konulu Sempozyum düzenlendi.
Grandser Otelde düzenlenen sempozyuma, Yozgat Baro Başkanı Mehmet Şimşek, bazı hâkimler, il ve ilçelerdeki avukatlar ve konuşmacı olarak, Yargıtay 2. Hukuk Daire Başkanı Ömer Uğur Gençcan katıldı.
Yargıtay 2. Hukuk Daire Başkanı Ömer Uğur Gençcan, konuşmasında 2. hukuku dairesinin usul hukukuna sıkı sıkıya bağlı olduğunu söyledi.
Gençcan, avukatlara 194. madde gereğince bir avukatın somutlaştırma yükünü, son çıkan Yargıtay içtihadı birleştirme kararları karşısında delil bildirmeleri, vakalarını ileri sürülmesi, delillerin ileri sürülmesi, ön incelemenin yapılması, tanıkların dayanılması, gösterilmesi ve bu delilin toplanılması tahkikatın gerçekleştirmesi, sözlü yargılama, özel ve genel boşanma sebepleri, ortak velayet, anlaşmalı boşanma, evlenen kadının, kızlık soyadını kullanması, istinafın eksik tanık dinleme, yargılamalarının yapılması, tebligatların incelenmesi, mal rejiminin de zaman aşınması konuları hakkında bilgiler aktardı.
Avukatlar, merak ettikleri konular hakkında Yargıtay 2. Hukuk Daire Başkanı Ömer Uğur Gençcan’a sorular sordu.
BOŞANMA DAVASINDA AVUKATLIK YAPMAK YETENEK İSTİYOR
Yoksulluk nafakası talebi konusunda başka bir avukatın sorduğu soruya Ömer Uğur Gençcan, eskiden boşanma avukatlığının çok kolay olduğunu belirterek, yeni HMK ile klasik boşanma dava dilekçelerinin sona erdiğini belirtti.
Yeni HMK’nın Tekzip ilkesinin uygulandığı müthiş bir kanun olduğunu aktaran Yargıtay 2. Hukuk Daire Başkanı Ömer Uğur Gençcan, boşanma davalarında avukatlık yapmanın yetenek istediğini ifade etti.
Gençcan, “Boşanma davalarından avukatların canının istediği zaman dilekçe verme zamanı bitti. Canınızın istediği saatte yoksulluk nafakası isteme hakkınız bitmiştir. Adam yedi yıl sonra maddi tazminat istiyor. Niye kendinizi üzüyorsunuz ki; Boşanma davasında ne isteyeceğiniz zaten belli, maddi tazminat, manevi tazminat, yoksulluk nafakası. Niye sen bunu dört dilekçe arasında istemeyip de illaki tahkikata bırakıp da orada istiyorsun. Niye üstüme geliyorsun ki? İste. Dört tane dilekçe de istersin. Ön inceleme de istersin. Hepsinde istemiyor. Benim canım 66. celse de istiyor. Yok öyle bir şey. Neden yok. Biz 2. hukuk dairesi olarak istediğimiz için asla değil” dedi.
NAFAKAYI; EŞİ KUSURLU, AMA ADAMA VERİYORSUNUZ İÇİME SİNDİREMİYORUM
TBMM’de yoksulluk nafakası ile ilgili komisyon kurulduğunu anlatan Yargıtay 2. Hukuk Daire Başkanı Ömer Uğur Gençcan, “Ben orada şunu söyledim; Bir gün evli kalan bir kişinin, başka bir kişiye ömür boyu yoksulluk nafakası vermesini içime sindiremiyorum. Bir gün evli kalıyor, bir ömür boyu veriyor. Sindiremiyorum. Eşi kusurlu adama veriyorsunuz içime sindiremiyorum. Manevi ve maddi tazminatını az kusurlu alıyor. Yoksulluğu eşit kusurlu alıyor. İllaki yoksulluk nafakası vereceğim diye tutturuyorsanız bari kusuru değiştirin. Az kusurlu alsın. Düşünebiliyor musunuz boşanıyorsunuz kadının adını, soyadını unutuyorsunuz ve arttırılan miktarlarda bir ömür boyu nafaka. Bir de insanın zoruna gidiyor. Tamam ben tükürdüm, o da tükürdü. Eşit kusurluyuz ya. Bir gram önde değilim. Ha hiç mi verilmesin? Verilsin bir yuva yıkıyorsun ama belli bir süre ile verilsin. Evlilik süresine göre falan. Böyle diyorsun ama gelen dilekçeleri de onuyorsun. Tabi ki onaylayacağım. Kanun yürürlükte. Benim hayallerim başka bir şey, olması gereken hukuk başka bir şey, olan hukuk başka bir şey. Ben olan hukuku uygulamak ve sevmek zorundayım” diye konuştu.
Yoksulluk nafakası ile ilgili bilgiler veren Yargıtay 2. Hukuk Daire Başkanı Ömer Uğur Gençcan, avukatlara hukuki dinlenme haklarının olduğunu hatırlattı.
Gençcan, “Ben eşimi dövmüşüm. Ağzını, burnunu kırmışım. Ceza Mahkemesince mahkum olmuşum. Bana boşanma davası açmış. 5 bin maddi, 5 manevi ayda 200 lira yoksulluk nafakası istemiş. Ben dilekçeyi okumuşum. Kadının hiç bir günahı, suçu yok. Ben avukat olarak ön incelemeye gelirim. Ön incelemeye gelmezsem iddiaların serbeste genişletebilir. Genişletmek isterse ben de işimin profesyoneliyim, itiraz edeceğim. İddia ekletmeyeceğim. Dört dilekçede yazılı değil çünkü. Ön incelme tutanağının altını imzalayacağım. Salondan çıkıp gideceğim. Ve ben o davada avukat tutmayacağım. Niye tutuyum ya. Avukat ne yapacak ki o dava da? İstediği belli. Dövmüş müyüm, dövmüşüm. Ben tahkikata gelmek zorunda değilim, gelmem. Avukatta tutmam para harcamam. Amma gelmedim. Kuralı da biliyorum. Karar bana geliyor, okuyorum. Hepsi 5 bin maddi, 5 bin manevi doğru. Bir bakmışım bin lira yoksulluk nafakası istemiş ben isyan edeceğim artık orada. Ya bu nasıl bir hatun ya. Yoksulluğa düşeceğini iddia etmedi ki. Böyle bir talebi yok ki. Tahkikakatta benim yokluğumda istemiş ya. Karşı tarafın avukatı. Ben onun yoksul olduğunu bilseydim delil sunardım ya. İşte evleri var, arabaları var. Diyemez miydim arkadaşlar. Derdim demi. Benim yokluğumda bunu toplamam zülüm değil mi? Sen tutanağa bunu isteseydin, ben delil sunacağım. Yoksulluk istemediği yerde on evi var dememin bir alemi var mı? Yok niye deyim ki. İstediği yok. Ama benim yokluğumda istediği an benim hukuki dinlenilme hakkımı ihlal ediyorsun. Ve kanuna aykırı ihlal ediyorsun. Hakime bir de not veriyoruz, bitti o dönem. Dört dilekçede de bu vakayı ileri sürmediğin için kabahatli Yargıtay mı oluyor. Hukuki dinlenilme hakkınızı ben mi ihmal etmiş oluyorum. İstediniz de vermedik mi? Burada olmayan bir şeyi benden isteyemezsiniz. Burası Ceza Mahkemesi değil. Hukuk davalarındaki dava sizin davanızdır. Benim davam falan değildir. Boşanma davası da benim davam değildir” şeklinde konuştu.